Beyin kanserinde çığır açan gelişme: Tümörün büyümesini geciktiren ilaç geliştirildi
Deneyin sonuçlarına göre, kanserin dört evresinden ilk ikisinde olan ve düşük dereceli glial tümör olarak kabul edilen hastalara verilen ilaç, tedavi almayanlara göre kanserin büyümesini iki kat daha uzun süre engelledi.
Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden New England Journal of Medicine’de yayınlanan bir araştırma, beynin destek dokusu olan glial hücrelerde oluşan glioma tümörlerinin büyümesini geciktiren bir ilacın hastalarda başarılı olduğunu duyurdu.
Pazar günü yayınlanan yazıda, ABD’li Servier firmasının geliştirdiği Vorasidenib ilacının başarısı, beyin tümörü araştırmalarında “büyük bir ilerleme” olarak nitelendirildi.
Deney sonuçlarına göre, kanserin dört evresinden ilk ikisinde olan ve düşük dereceli glial tümör olarak kabul edilen hastalara verilen ilaç, tedavi almayan hastalara göre tümör büyümesini engelledi.
10 ülkeden 331 hastayı kapsayan bir çalışmada Servier, ilacı her gün kullanan 168 hastada kanserin yayılmadığı medyan sürenin iki yılı geçtiğini ve ilacın kanser ilerlemesi veya ölüm riskini %61 oranında azalttığını açıkladı. .
Araştırmaya göre ilaç, tümör büyümesini geciktirerek, genellikle genç ve nispeten sağlıklı olan hastaların kemoterapi ve radyasyon tedavisine başlamadan önce bekleyebilecekleri süreyi uzattı. Bu, radyasyona maruz kalma ile ortaya çıkabilecek yan etkileri geciktirmeye yardımcı olabilir.
Çalışmaya dahil olmayan Yale Kanser Merkezi Direktörü ve Amerikan Klinik Onkoloji Derneği Başkanı Dr. Eric Winer, The Wall Street Journal’a “Bu gidişatı değiştiren bir çalışma” dedi.
İlacın başarısı nedeniyle şirket, deneme sırasında plasebo ilacı kullanan 163 kişinin de tedaviye katılmaya davet edildiğini söyledi.
“İlaç kan-beyin bariyerini geçmek için tasarlandı”
Meme ve akciğer kanseri gibi diğer kanser türleri için tedavilerde büyük ilerlemeler kaydedilirken, beyin tümörleriyle mücadele çoğunlukla durgun kaldı.
Bu yavaşlığın nedeni birçok ilacın kan-beyin bariyeri olarak bilinen koruyucu damar ve doku tabakasını geçerek tümöre ulaşamamasıdır. Bu, büyük ve pahalı denemeler yapmayı zorlaştırır.
Servier’in klinik geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı Dr. Susan Pandya ise ilaçlarının mutasyona uğramış IDH proteinlerini hedef alıp bloke ettiğini ve ilacın kan-beyin bariyerini geçmek üzere tasarlandığını söyledi.
Boston’daki Dana-Farber Kanser Enstitüsü’ndeki nöro-onkoloji merkezinin yöneticisi ve çalışmanın kıdemli yazarlarından biri olan Dr. Patrick Wen, “Pek başarılı olamayan çok zor bir hastalık. Bu hastaların denemede başarılı olduğunu görmek gerçekten sevindirici.” dedi.
Evre 2 gliomaları tedavi etmek için, doktorlar cerrahi olarak tümörün mümkün olduğunca çoğunu çıkarırlar. Daha sonraki aşamalarda tümörün büyüyüp büyümediği takip edilirken radyasyon ve kemoterapi tedavilerine başlanır. Ancak çoğu zaman tümörler tedavi edilemez ve sıklıkla yıllar sonra geri döner.
New York’taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde nöroloji şefi ve çalışmanın baş araştırmacısı olan Dr. Ingo Mellinghoff, bunun beyin kanserindeki mutasyonları saptamak için “ilk geç aşama çalışması” olduğunu söyledi.